__________bismillahirrahmanirrahim__________

rahman ve rahim olan, esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla

30 Eylül 2007 Pazar

ALTINI ÇİZDİKLERİM- BAKARA 38


_Kur'an-ı Kerim, kendisine açılan ve içeriğine olumlu karşılık veren mümin kalpler için hidayet ve müjde kaynağıdır. Bu nokta, vurgulanârak belirtilmesi gereken bir gerçektir. Kur'an-ı Kerim, müminin kalbine dirlik ve huzur verir, ona bilgi kapılarını açar, oraya imansız o[arak duyulması mümkün olmayan duygular ve sezgiler enjekte eder. Bu yüzden müminin kalbi, Kur'an-ı Kerim'de hidayet bulur; tıpkı ondan müjde veren bilgiler elde ettiği gibi. Kur'an-ı Kerim bu gerçeği aşağıdaki ayetlerde olduğu gibi çeşitli vesilelerle tekrarlar: "O, takva sahipleri için hidayet kaynağıdır", "O, mümin bir kavim için hidayet kaynağıdır", "O, kesinlikle inananlar için hidayet kaynağıdır", "O, müminler için şifa ve rahmet kaynağıdır."

_...Kur'an ayetlerini sadece sapık fasıkların inkâr edebilecekleri bildirilmekte…

_Eğer yahudiler -ya da başkaları- bu ayetleri inkâr ediyorlarsa bunun sebebi bu ayetlerin inandırıcı ve kanıtlayıcı olmadıklarından değil, inanmayanların sapık fıtratlı ve fasık olmalarından dolayıdır.

_Yahudiler koyu taassuplarına rağmen farklı arzu ve ihtiraslarının peşine takılmış, duygularında istikrar ve uyum olmayan bir toplumdurlar.

_vaktiyle İslâm ordusu komutanlarından Ebu Ubeyde b. Cerrah, Halife Hz. Ömer'e (Allah her ikisinden de razı olsun) bir yazı yazarak İslâm ordusundaki kölelerden birinin lrak halkına eman (can güvenliği) sözü verdiğini bildirdi ve bu hücum karşısında ne yapması gerektiğini sordu. Hz. Ömer de kendisine cevap olarak şunları yazdı; "Yüce Allah vefakârlığa, verilmiş söze bağlılığa büyük önem verdi. Verdiğiniz sözleri yerine getirmedikçe vefakâr olamazsınız. Buna göre lrak halkına verilen sözü tutunuz ve onlara artık ilişmeyiniz."

_( Onlara Allah katından önlerindeki kitabı onaylayan bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerin bir grubu, Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi onu arkalarına attılar. bakara-101) bu ayette gizli bir alaya alma ifadesi, ince bir espri vardır. Bu alaycı anlam, "Allah'ın kitabını arkalarına atanların aynı zamanda kendilerine kitap verilenler" olması biçimindeki ifadede saklıdır. Gerçekten eğer Allah'ın kitabını arkalarına atanlar, cahil putperestler olsaydı, bu hareket bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilirdi. Fakat burada kendilerine daha önce kitap verilmiş olanların kitabı arkalarına attıklarını görüyoruz. Onlar ki, peygamberlik ve peygamberler hakkında ötedenberi bilgi sahibi olan, hidayetle ilişkili ve ışığın ne olduğunu görmüş kimselerdi. Peki, buna karşılık ne yaptılar? "Allah'ın kitabını arkalarına attılar."

_alıntılar: 1. cilt, sayfalar 141-145, dünya yayıncılık, istanbul 2003

_çevirenler: salih uçan, vahdettin ince