__________bismillahirrahmanirrahim__________

rahman ve rahim olan, esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla

12 Ocak 2008 Cumartesi

ALTINI ÇİZDİKLERİM- BAKARA 142

_"Hiç şüphesiz, Allah yaptığınız her hayrı bilir."(bakara 215 mealinden...)

Hem bizzat yapılan hayrı hem onu yaptıran sebepleri ve hem de ona eşlik eden niyeti bilir. Onun için de bu iyilik, bu hayır boşa gitmez, kaybolmaz. O, yüce Allah'ın hesabına geçer. O Allah ki, O'na ulaşan hiçbir şey kaybolmaz. İnsanları aldatması, onlara haksızlık etmesi sözkonusu olmadığı gibi O'na karşı ikiyüzlü davranmak ve olduğundan farklı görünmek de mümkün değildir.

Bu metodu kullanan İslâm, insan kalbini kötülüklerden arındırarak Allah'a bağlılık derecesine yükseltir. Ancak bunu yaparken zora başvurmaz, insan psikolojisini gözönünde bulundurarak çeşitli önlem ve dayatmalara başvurmaz.

İşte mutlak anlamda bilgi sahibi ve yarattığını en iyi tanıyan Allah'ın benimsediği ve üzerine sosyal düzenini oturttuğu eğitim metodu budur. İslâm'ın öngördüğü sosyal düzen insanı olduğu gibi ve bulunduğu konumda kabul ederek elinden tutar ve başka yollardan giderek ulaşamayacağı yüceliklere, aydınlığa ve zirveye ulaştırır. İnsanlık geçen dönemlerde de ancak bu metodu ve yolu benimsediği zamanlar sözü edilen zirveye ve aydınlığa ulaşabilmişti.

_Savaş, hoşunuza giden bir iş olmadığı halde size farz kılındı. Bazan hoşunuza gitmeyen birşey hakkınızda hayırlı olabilir, buna karşılık hoşunuza giden birşey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, fakat siz bilmezsiniz.(bakara-216 meali)

Allah yolunda savaşmak, meşakkatli bir farzdır. Fakat böyle olmakla birlikte yerine getirilmesi gereken zorunlu bir görevdir de. Yerine getirilmesi zorunludur, çünkü gerek tek tek müslümanlar hesabına gerek İslâm toplumu hesabına gerek tüm insanlık hesabına ve gerekse hakk, iyilik ve yapıcılık adına birçok yararlar içerir.

İslam insan fıtratının özelliklerini gözönünde bulundurduğu için bu farzın meşakkatini, zorluklarını inkâr etmez; onun sıkıntılarını hafife almaz; insan nefsinin bu görevi ağır sayan, ondan hoşlanmayan fıtrî duygularına karşı çıkmaz. Çünkü İslâm fıtratla çelişkiye düşmez, onunla çatışmaya girişmez, yok sayılmaları mümkün olmayan köklü duygularından onu soyutlamaya, yoksun bırakmaya kalkışmaz. Bunun yerine soruna bir başka açıdan yaklaşarak meseleyi aydınlığa kavuşturur.

İslâm açık açık söyler ki, bazı farzlar zor, buruk ve acıdır. Ama arkalarında öyle bir hikmet saklıdır ki, bu hikmet onların zorluğunu önemsizleştirir, acılığını tatlıya dönüştürür, onun aracılığı ile dar görüşlü insanların fark edemeyebilecekleri önemde bir hayır gerçekleştirir.

_İşte İslâm'ın insan fıtratı karşısında benimsediği tutum budur. Onun içinden geçen doğal duyguları inkâr etmez, zor bir işi sırf teklif edildi diye yapmasını istemez. Bunun yerine onu yavaş yavaş itaat eğitiminden geçirir, önünde ümit kapılarını açık tutar. Böylece iyi olan şey uğruna asgarî gayreti harcamasını, başkalarınca zorlanarak değil, gönüllü olarak kendini aşmasını ister. Yine böylelikle onun zayıf noktalarını bilen, omuzlarına yüklediği görevin zorluğunu peşinen söyleyen, onu mazur gören, halini anlayan O'na hoşgörü, bağışlama ve ümitle yaklaşan yüce Allah'ın engin şefkatini somut biçimde algılar.

İşte İslâm insan fıtratını böyle eğitir. Bu eğitimden geçen fıtrat yükümlülükten bıkmaz, ilk darbe karşısında paniğe kapılmaz, işin başında zorluk görünce feryadı basmaz, zorluk karşısında zayıf kaldığı görüldü diye utanmaz, mahcup düşmez. Aksine direnir. Çünkü yüce Allah'ın kendisini hoş gördüğünü, yardımını imdadına yetiştirdiğini ve güçlendirdiğini bilir, sıkıntılara rağmen yoluna devam etmeye karar verir. Çünkü yapmakta olduğu işin sıkıntılarının arkasında bir hayır, zorluğun ardında kolaylık, zahmetin ve yorgunluğun sonunda büyük bir rahat gizli olabilir. Buna karşılık sevdiği ve yapmaktan haz duyduğu bir işe de düşüncesizce girmez. Çünkü hazzın arkasında pişmanlık gizli olabilir, istenen şeyin ötesinde istenmeyen birşey saklı olabilir, yem olarak verilen tatlı yiyeceğin arkasında ölüm pusuya yatmış olabilir.

Bu, şaşırtıcı bir eğitim metodudur. Kökleri derinlere inen, sadece bir eğitim metodu... İnsan psikolojisine sızmak, onun ücra köşelerine ulaşmak için kullanacağı yolları, kanalları iyi bilir. Aracı doğruluktur, dürüstlüktür, yalancı telkinlere, aldatıcı kaypaklıklara asla müracaat etmez.

_Allah, müminlerin omuzlarına savaşma yükümlülüğünü yüklerken bile onları bu metod uyarınca barışa yöneltiyor. Çünkü gerçek barış, savaş alanında bile ruha ve gönüle egemen olan barıştır.

_alıntılar: 1. cilt, sayfalar 354-356, dünya yayıncılık, istanbul 2003

_çevirenler: salih uçan, vahdettin ince