__________bismillahirrahmanirrahim__________

rahman ve rahim olan, esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla

8 Ocak 2008 Salı

ALTINI ÇİZDİKLERİM- BAKARA 138

_Bu değişmez ölçüyü ortaya koymak için sınırsız bir bilgi, geçmişte olanları, şimdiki zamanda olanları ve ilerde olacakları tümü ile içeren bir bilgi gereklidir. Bu bilgi aynı varlık birimini geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek gibi kategorilere ayıran zaman kayıtları ile ya da yine bu aynı varlık birimini kesin, şüpheli, meçhul, somut ve görünmez gibi kesimler ile sınırlandırmamalıdır. Yine bu bilgi aynı varlık birimini yakın, uzak, görünür, görünmez, algılanabilir ve algılanamaz gibi mekan kayıtları ile de sınırlamamalıdır. Bu değişmez ölçü neyi ve kimi yarattığını, bilen, herkese yarayan ve istikrarı sağlayan sistemin ne olduğunu bilen bir ilâhın varlığına ihtiyaç gösterir.

Bunun yanısıra bu ölçüyü ortaya koymak için şahsî ihtiyaç, yetersizlik, geçicilik, yok olmak, ihtiras, arzu ve korku gibi insana özgü duygu ve kaçınılmazlıkları aşmış olmayı, evrende bulunan herşeyin ve herkesin üstünde bulunmayı, başka bir deyimle şahsi amacı, arzusu, hazzı, kişisel yetersizliği ve eksikliği sözkonusu olmayan bir ilâhın varlığını gerektirir.

_insanlar, hakla batılın ne olduğuna karar veren hakem değillerdir. İnsanların onayladıkları şey hakk değildir, insanların doğru saydıkları şey din değildir. İslâm'ın tarih görüşü herşeyden önce şu ilkeye dayanıyor: İnsanlar herhangi bir şeyi yapabilirler herhangi bir şeyi söyleyebilirler ve yaşam tarzlarını herhangi bir şeye dayandırabilirler. Eğer sözkonusu "şey" Allah'ın kitabına ters düşüyorsa bu durum o şeyi "hakk"ın yerine geçirmez, onu dinin esaslarından biri yapmaz, ona dinin pratik yorumu sıfatını kazandırmaz; ardarda gelen kuşakların onu benimsemiş olması, ona haklılık gerekçesi sağlamaz.

_İslâm tarihinin herhangi bir döneminde bir sapma meydana gelmiş ve bu sapma gitgide büyümüş olsun. Şimdi denilebilir mi ki: Sözkonusu meydana gelmiş sapmalar mademki hayatın pratiğine girmiştir o halde İslâmın sınırları dahilindedir! Asla böyle birşey ileri sürülemez. İslâm, bu tarihî uygulamadan hep uzak ve ayrı kalır ve meydana gelmiş olan bu sapma, bu yanılgı hiçbir zaman delil ve örnek olarak kullanılamaz. Dahası, İslâmi hayat tarzının kesintiye uğradığı yerden itibaren devam ettirmek isteyen kimse bu sapmayı ortadan kaldırmak, uygulama alanından uzaklaştırmak ve yüce Allah tarafından ihtilaflı konularda insanlar arasında hüküm vermek üzere indirilen kitaba dönmekle görevlidir.

_alıntılar: 1. cilt, sayfalar 346-347, dünya yayıncılık, istanbul 2003

_çevirenler: salih uçan, vahdettin ince